I. Güneş Sistemimizdeki 8 Gezegen
II. Cüce Gezegenler
III. Gaz Devleri
IV. Karasal Gezegenler
V. İç Gezegenler
VI. Dış Gezegenler
VII. Gezegenlerin Yaşanabilirliği
VIII. Öteki Gezegenlerde Hayat Arayışı
IX. Gezegensel Keşfin Geleceği
Sıkça Sorulan Sorular
Hususiyet | Yanıt |
---|---|
Astronomi | Evrenin ve içinde olanların incelenmesi |
Yolculuk | Uzun bir seyahat yahut yolculuk |
Gezegen | Bir yıldızın yörüngesinde dönen büyük, küresel bir nesne |
Güneş Sistemi | Güneş ve onun yörüngesinde dönen nesneler |
Kainat | Bütün feza ve vakit ve içerisindeki her şey |
II. Cüce Gezegenler
Cüce gezegenler, Güneş’in çevresinde dönen sadece gezegen olarak kabul edilebilecek kadar büyük olmayan bir öbek nesnedir. Çoğu zaman çapları 2.000 kilometreden küçüktür ve nispeten düşük bir kütleye sahiptirler. Cüce gezegenler, Güneş Sistemi’nin dış kısımlarında, Neptün’ün yörüngesinin ötesinde yer alır.
Şu anda malum beş cüce gezegen var: Ceres, Plüton, Eris, Haumea ve Makemake. Ceres, ortalama 950 kilometrelik çapıyla en büyük cüce gezegendir. Plüton, ortalama 2.370 kilometrelik çapıyla ikinci en büyük cüce gezegendir. Eris, ortalama 2.400 kilometrelik çapıyla üçüncü en büyük cüce gezegendir. Haumea, ortalama 1.960 kilometrelik çapıyla dördüncü en büyük cüce gezegendir. Makemake, ortalama 1.500 kilometrelik çapıyla beşinci en büyük cüce gezegendir.
Cüce gezegenler büyüleyici ve esrarengiz bir nesne grubudur. Bilim için hala nispeten yenidirler ve kökenleri ve Güneş Sistemi’ndeki rolleri hakkındaki yeni yeni bir şeyler öğrenmeye başlıyoruz.
III. Gaz Devleri
Gaz devleri, güneş sistemimizdeki en büyük dört gezegendir: Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün. Tamamı sıklıkla hidrojen ve helyumdan kaynaklanır, ek olarak azca oranda öteki elementler de bulunur. Gaz devlerinin hidrojen, helyum ve metandan oluşan bulutlardan oluşan kalınca atmosferleri vardır. Ek olarak geniş manyetik alanları ve halkaları vardır.
Jüpiter, ortalama 143.000 kilometre (89.000 mil) çapındaki güneş sistemimizdeki en büyük gezegendir. Ek olarak Dünya’nın ortalama 318 katı kütlesiyle en büyük gezegendir. Jüpiter’in sıklıkla hidrojen ve helyumdan oluşan fazlaca kalınca bir atmosferi vardır. Atmosfer ek olarak yüzyıllardır devam eden devasa bir fırtına olan Büyük Kırmızı Kir de dahil olmak suretiyle bir takım fırtınaya ev sahipliği yapar.
Satürn, ortalama 120.000 kilometre (75.000 mil) çapındaki güneş sistemimizdeki ikinci en büyük gezegendir. Ek olarak Dünya’nın ortalama 95 katı kütleye haiz ikinci en büyük gezegendir. Satürn’ün sıklıkla hidrojen ve helyumdan oluşan fazlaca kalınca bir atmosferi vardır. Atmosfer ek olarak yüzyıllardır devam eden devasa bir fırtına olan Büyük Beyaz Kir de dahil olmak suretiyle bir takım fırtınaya ev sahipliği yapar.
Uranüs, ortalama 51.000 kilometre (32.000 mil) çapındaki güneş sistemimizdeki üçüncü büyük gezegendir. Ek olarak Dünya’nın ortalama 14 katı kütlesiyle üçüncü en büyük gezegendir. Uranüs, sıklıkla hidrojen ve helyumdan oluşan fazlaca kalınca bir atmosfere haizdir. Atmosfer ek olarak yüzyıllardır devam eden devasa bir fırtına olan Büyük Karanlık Kir de dahil olmak suretiyle bir takım fırtınaya ev sahipliği yapmaktadır.
Neptün, ortalama 49.000 kilometre (30.000 mil) çapındaki güneş sistemimizdeki dördüncü büyük gezegendir. Ek olarak Dünya’nın ortalama 17 katı kütlesiyle dördüncü en büyük gezegendir. Neptün’ün sıklıkla hidrojen ve helyumdan oluşan fazlaca kalınca bir atmosferi vardır. Atmosfer ek olarak yüzyıllardır devam eden devasa bir fırtına olan Büyük Karanlık Kir de dahil olmak suretiyle bir takım fırtınaya ev sahipliği yapar.
IV. Karasal Gezegenler
Karasal gezegenler Güneş’e en yakın dört gezegendir: Merkür, Venüs, Dünya ve Mars. Tamamı ufak ve kayalıktır ve nispeten ince atmosferlere sahiptirler. Merkür en ufak ve en içteki gezegendir ve devamlı olarak güneş radyasyonuna maruz kalan fazlaca sıcak bir yüzeye haizdir. Venüs, Güneş’ten ikinci gezegendir ve güneş sistemimizdeki en sıcak gezegendir. Sıklıkla karbondioksitten oluşan kalınca bir atmosfere ve volkanlar ve lav akıntılarıyla kaplı bir yüzeye haizdir. Dünya, Güneş’ten üçüncü gezegendir ve hayatı desteklediği malum tek gezegendir. Sıklıkla nitrojen ve oksijenden oluşan nispeten ince bir atmosfere ve okyanuslar, kara kütleleri ve buzullarla kaplı bir yüzeye haizdir. Mars, Güneş’ten dördüncü gezegendir ve güneş sistemimizdeki Dünya’ya en fazlaca benzeyen gezegendir. Sıklıkla karbondioksitten oluşan ince bir atmosfere ve kraterler, volkanlar ve kanyonlarla kaplı bir yüzeye haizdir.
V. İç Gezegenler
İç gezegenler Güneş’e en yakın dört gezegendir: Merkür, Venüs, Dünya ve Mars. Tamamı ufak ve kayalıktır ve ince atmosferlere sahiptirler. Merkür en ufak ve en içteki gezegendir ve fazlaca sıcak bir yüzeye haizdir. Venüs, Güneş’ten ikinci gezegendir ve güneş sistemimizdeki en sıcak gezegendir. Dünya, Güneş’ten üçüncü gezegendir ve hayatı desteklediği malum tek gezegendir. Mars, Güneş’ten dördüncü gezegendir ve soğuk ve kuru bir gezegendir.
I. Güneş Sistemimizdeki 8 Gezegen
Güneş sistemimizdeki 8 gezegen Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’dür. Tamamı değişik boyutlarda, şekillerde ve renklerdedir. Merkür en ufak gezegendir ve Güneş’e en yakındır. Venüs, Güneş’ten ikinci gezegendir ve çoğu zaman Dünya’nın “Kardeş Gezegeni” olarak adlandırılır şu sebeple ebat ve kütle olarak benzerdir. Dünya, Güneş’ten üçüncü gezegendir ve hayatı desteklediği malum tek gezegendir. Mars, Güneş’ten dördüncü gezegendir ve çoğu zaman kırmızımsı rengi sebebiyle “Kızıl Gezegen” olarak adlandırılır. Jüpiter, Güneş’ten beşinci gezegendir ve güneş sistemimizdeki en büyük gezegendir. Satürn, Güneş’ten altıncı gezegendir ve güzel halkalarıyla bilinir. Uranüs, Güneş’ten yedinci gezegendir ve yan tarafında dönen tek gezegendir. Neptün, Güneş’ten sekizinci ve en uzak gezegendir.
VII. Gezegenlerin Yaşanabilirliği
Bir gezegenin yaşanabilirliği, hayatı destekleme kabiliyetinin bir ölçüsüdür. Bir gezegenin yaşanabilirliğine katkıda bulunan bir takım unsur vardır; bunlar içinde boyutu, hacmi, atmosferi ve yıldızından uzaklığı bulunur.
Bir gezegenin boyutu ve hacmi önemlidir şu sebeple yerçekimini belirler. Fazlaca azca yerçekimine haiz bir gezegen atmosferini koruyamaz ve fazlaca fazla yerçekimine haiz bir gezegen üstünde yaşamaya çalışan herhangi bir hayatı ezer.
Bir gezegenin atmosferi de yaşanabilirlik açısından önemlidir. Atmosfer, bir gezegene zararı dokunan radyasyondan koruyucu bir kalkan sağlar ve ek olarak gezegenin sıcaklığını düzenlemeye destek verir.
Bir gezegenin yıldızına olan uzaklığı da önemlidir. Yıldızına fazlaca yakın olan bir gezegen hayatın devam etmesi için fazlaca sıcak olacaktır ve yıldızından fazlaca uzak olan bir gezegen ise fazlaca soğuk olacaktır.
Yaşanabilirlik için ülkü koşullar, yaşanabilir bölge adında olan bir feza bölgesinde bulunur. Yaşanabilir bölge, bir gezegenin yüzeyinde sıvı su olabileceği bir yıldızdan uzaklık aralığıdır.
Güneşimiz için yaşanabilir bölge ortalama milyon mil ile 1 milyar mil arasındadır. Bu aralıkta, Dünya, Mars ve Venüs dahil olmak suretiyle potansiyel olarak yaşanabilir olduğu kabul edilen bir takım gezegen vardır.
Öteki gezegenlerde hayat arayışı, astronominin başlıca hedeflerinden biridir. Bilim adamları yaşanabilir olabilecek gezegenleri aramak için muhtelif teknikler kullanıyor ve ek olarak daha ilkin keşfettiğimiz gezegenlerde hayat emareleri arıyorlar.
Başka gezegenlerde hayat arayışı sıkıntılı bir görevdir, sadece bununla beraber coşku vericidir. Başka bir gezegende hayat keşfi büyük bir ilmi atılım olurdu ve kainat anlayışımızı değiştirirdi.
Öteki Gezegenlerde Hayat Arayışı
Öteki gezegenlerde hayat arayışı, astronominin en coşku verici ve sıkıntılı alanlarından biridir. Bilim adamları, Dünya’nın ötesinde hayat kanıtı bulmak için muhtelif teknikler kullanıyorlar, bunlar içinde şunlar yer ediniyor:
- Yıldızlarının yaşanabilir bölgesinde bulunan gezegenleri arıyoruz
- Hayatın varlığını yayınlayan kimyasal imzalar olan biyobelirteçleri aramak
- Öteki gezegenleri keşfetmek için sondalar göndermek
Bilim adamları şimdiye kadar öteki gezegenlerde emin bir hayat kanıtı bulamadılar. Sadece Mars, Europa ve Enceladus şeklinde bir takım ümit vadeden aday buldular. Bu gezegenlerin hepsinin yüzeylerinde sıvı su olduğu düşünülüyor ve bu da hayat için mühim bir bileşen. Bilim adamları hayat kanıtı bulma umuduyla bu gezegenleri incelemeye devam ediyor.
Öteki gezegenlerde hayat arayışı yalnızca ilmi bir gayret değil, bununla beraber felsefi bir çabadır. İnsanlık tarihinin en eski ve en mühim sorularından birine yanıt bulma girişimidir: Evrende bir tek mıyız?
IX. Gezegensel Keşfin Geleceği
Gezegensel keşfin geleceği parlak. Feza teknolojisindeki son gelişmelerle beraber, artık güneş sistemimizdeki ve ötesindeki gezegenleri birkaç on sene ilkin olası olmayan şekillerde keşfedebiliyoruz.
Gelecek yıllarda Mars’a, Jüpiter’in uydularına ve hatta güneş sisteminin dış bölgelerine görevler görmeyi bekleyebiliriz. Bu görevler, güneş sistemimizin zamanı, öteki gezegenlerde hayat arayışı ve gelecekteki insan keşifleri potansiyeli hakkındaki daha çok data edinmemize destek olacak.
Öteki gezegenleri keşfetmenin yanı sıra, gezegenleri uzaktan incelememizi sağlayacak yeni teknolojiler de geliştiriyoruz. Teleskoplar ve feza sondaları şeklinde bu teknolojiler, bizlere güneş sistemimizdeki gezegenler ve ötesindeki kainat hakkındaki daha iyi bir anlak kazandıracak.
Gezegensel keşfin geleceği olasılıklarla dolu. Güneş sistemimiz ve kainat hakkındaki daha çok şey öğrenmeye devam ettikçe, kozmostaki yerimizi anlamaya daha da yaklaşacağız.
S: Gezegen ile cüce gezegen arasındaki ayrım nelerdir?
A: Bir gezegen, bir yıldızın çevresinde dönen ve kendi yerçekimine haiz olacak kadar büyük, sadece yörüngesini öteki nesnelerden temizleyecek kadar büyük olmayan bir gök cismi. Bir cüce gezegen, bir yıldızın çevresinde dönen, kendi yerçekimine haiz olacak kadar büyük, sadece yörüngesini öteki nesnelerden temizlememiş ve bir gezegenin uydusu olmayan bir gök cismi.
S: Güneş sistemimizdeki sekiz gezegen hangileridir?
A: Güneş sistemimizdeki sekiz gezegen Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’dür.
S: Gezegen keşfinin geleceği nelerdir?
A: Gezegensel keşfin geleceği parlak. Gelecek yıllarda Mars’a, Jüpiter’in uydularına, Satürn’ün uydularına ve hatta Plüton’a görevler görmemiz olası. Bu görevler, güneş sistemimizin zamanı ve Dünya’nın ötesinde hayat arayışı hakkındaki daha çok şey öğrenmemize destek olacak.
0 Yorum